BATMAN’I 500:
Emekli öğretmen Ziya Bey eşinin vefatının 7. yılında apartmana yönetici seçilmişti. İçinde buruk bir sevinç vardı. Çünkü eşi hayattayken 4 kere yöneticilik için aday olmuş hepsinde de sadece bir oy almıştı, yani rahmetli eşi bile kendisine oy vermemişti. Ziya Bey’e oturduğu bu geniş daire, arsa zengini babasından kalmıştı. Bu daire öylesine bir daire değildi çünkü Kayseri’nin ve Türkiye’nin en ünlü sanayicileri bu apartmanda ikamet ediyordu. Bu yüzden apartman yöneticisi seçimleri ile Kayseri Ticaret Odası başkanlık seçimleri arasında bir paralellikten söz edebilirdi. Anlayacağınız bu olay, emekli öğretmen olan Ziya Bey için olağanüstü bir başarıydı. Tabi seçim zaferinde 15 numaraya yeni gelen yabancı oğlan Bruce Wayne’nin rolü çok büyüktü. Oylar Ziya Bey ve eski belediye başkanı Numan Bey arasında eşit olunca Bruce oyunu Ziya Bey’e vermişti. Bu yüzden Ziya Bey bu değişik oğlana karşı kangal besler gibi sempati beslemekteydi.
Bütün apartman tarafından merak edilmesine rağmen Bruce’un tam olarak ne iş yaptığı bilinmemekteydi. Bruce herkese “iş adamıyım, makineler için yedek parça ithal ediyorum” falan demişti. Fakat daha önce kimseye ajanda, takvim, imsakiye gibi eşantiyonlardan vermemişti, bu durum bir tek Ziya’yı rahatsız ediyordu. Arada bir *arabaşı partilerine komşulara giden Bruce, mutaassıp komşuların arasında fevkalade sıkılıyordu, zaten arabaşı yemeyi de beceremiyor, arabaşı çorbasının tavuklarını kurutarak içten içe komşuların da tepkisini çekiyordu. Bruce, binanın altındaki kapalı garajda iki tane yer için fazladan aidat ödemekteydi. Bir tane Suv tipi aracı varken bir tane de üzeri branda ile kapatılmış olan kimsenin görmediği gizemli bir aracı vardı.
Bir gün Ziya Bey yöneticiliğin verdiği işsizliğe dayanarak garajın boyaya ihtiyacı olup olmadığına bakmak için garaja indi, Bruce’un gizemli aracının yanında bir kedi gördü, pisst demek için bir iki adım atınca kedi aracın altına girdi. Ziya Bey eğildi ve bir pisst daha çekmek için ağzını hazırlarken ağzı Joker gibi kaldı, çünkü aracın tekerleri alışılmışın dışında bir şekildeydi. Ziya Bey meraklara gark oldu, merakına tuş oldu ve brandayı indirip aracı meydana çıkardı. Araca uzun uzun baktı ama aracın Batmobil olduğunu fark etmedi, Toma zannetti arabayı. İki elini cama dayadı ve aracın içine baktı, içi de kendisine çok değişik geldi, dikiz aynasına asılı bir cd gördü ve cd’de ‘Why so serious?’ yazdığını fark etti. Ziya aracın içini incelemeye dalmışken arkadan gelen alkış sesi ile irkildi, Ziya da gayri ihtiyari alkış tutarak arkasını döndü ve Bruce ile karşılıklı göz göze bir süre alkış tuttular. Bruce sitemkar bir şekilde Ziya’ya baktı “Bravo Ziya Bey, ben size yönetici olasınız diye kritik oyumu vereyim siz benim özel eşyalarımı didikleyin” diye sitem etti. Ziya mahcup bir ifade ile “Yok evladım, altına kedi kaçtı, çamurluğa neyin sıkışır diye kişkişleyim derken dikkatimi çekti, bu nasıl bir taşıt böyle, uzay mekanizması gibi…” diyerek mahcubiyetten meraka hızlı bir geçiş yaptı. Bruce Batmobil’in üzerini branda ile kapatarak “Yok ya dondurmadan çıktı bu araba bana” dedi. Bruce eş zamanlı olarak konuya da branda çekmek istese de Ziya daha da açıklama isteyen gözlerle bakmaya başladı. Bruce mecburen açıklamasını pekiştirdi “Ya işte dondurma çubuğundaki şifreyi yazdım yolladım bana çıktı, hiç binmedim sıfır daha, bunu satıp Hisarcık’tan bağ alacağım ama müşteri yok, çok yakıyor meret, tüp taktıracağım belki ama o da kurtarmayabilir sanayi tipi tüpü bile iki kilometrede emikler atar bu” diyerek Ziya için mantıklı gelecek gerekçeleri bir bir sıraladı. Ziya birkaç saniye boş boş baktı ve birden ikna olmuş gibi mimikler yaptı. Ziya, Bruce’a arada çaya uğramasını söyledi ve uzaklaştı.
Gece saat üç civarı Ziya aidat güncellemesini hesaplarken çayı fazla kaçırdı ve uykusunu açtı. Loş ışıkta eski resimlere daldı, eskiden daha uzun boylu olduğunu düşündü ve dik oturmaya çalıştı. Ziya resimlerine dalmışken birden apartmanın dışında yoğun ışık gördü, çok yoğun motor sesiyle üst üste binen bu silsile Ziya’yı o cama doğru çekti. Ziya kapalı garaja doğru Bruce’un Toma gibi giren arabasını gördü, bir an Bruce’un “sıfır satacağım” dediğini hatırladı ve pijamalarının altına iskarpinlerini giyip hesap sormak üzere aşağı koştu.
Ziya kapalı garaja iner inmez Batmobil’den de Batman kostümü ile Bruce indi. Haliyle Ziya onu tanıyamadı ve korktu, hemen iskarpinin çıkarıp ve topuğu açıkta bırakacak şekilde tutarak “Şeytan mısın lan sen Allahsız!” diye çıkıştı. Batman ne yapacağını bilemedi ve çaresizce sağa sola bakarak belli belirsiz bir sus işareti yaptı. Sonra maskesini çıkarıp kendisini teşhir etmek zorunda kaldı “benim Ziya dayı indir o pabucu ya, sakatlık çıkartma” dedi. Ziya yavaşça ayakkabısını indirdi ve bu ne hal gibisinden mimikler yaptı. Bruce geceleri şehri kötülüklerden koruduğunu da ayan beyan söyleyemedi, pelerinini oynayarak düşündü ve ıkınarak “Bu bizim oranın folklor kıyafeti” diyebildi. Ziya yine daha çok açıklama isteyen gözlerle baktı, Bruce iyice zılgıt yiyen öğrenci moduna girdi ve “bizim orda Gotham City’de yöresel kıyafet bu, bir hemşerimin Ürgüp’te düğünü vardı oraya gittim, benim arabayı da süsledik gelin arabası oldu, konvoyu yaptık geldik” diyerek savunmasını genişletti ve sonunda da belli belirsiz güldü. Ziya gülmedi ve aynayı gösterip “konvoy yapmışın aynaya havlu bağlamamışın” diyerek Bruce’u iyice köşeye sıkıştırdı. Bruce “uçtu zaar” dedi. Bruce iyiden iyiye Kayserili gibi olduğunu fark etti, Ziya’dan da ezile büzüle bu durumun aralarında kalmasını rica etti. Ziya sanki Bruce’a üstünlük sağlamışçasına kasıldı ve çıkarken Bruce’un önden buyur hareketine estağfurullah çekmeden geçip gitti.
Ziya evine girdiğinde, çok mutlu ve gururluydu. Hem apartmanın yöneticisiydi hem de apartmanın gözde bekarının sırlarını bilen yegane insandı. Ziya’nın apartmanda önlenemez yükselişi sürüyordu. Yavaş yavaş apartmanda oturan bütün zenginlerin kendisine muhtaç olacağını düşündü. Bu rahatlıkla televizyonu açtı ve yerel bir kanalda 1 saat önce organize sanayinde işçilerin maaşını ödemeyen bir tekstil fabrikasının yerle bir edildiği haberini duydu, gecenin bir yarısı duyduğu bu haberi yarın sabah erkenden binanın önünden yaymaya karar verdi, çünkü Kayseri’nin zenginlerini ilgilendiren bir haberdi bu. Ziya artık apartmanın her şeyi olduğunu düşündü ve bunu düşünerek gülümseyen bir ifadeyle koltukta sızdı.
Ziya sabah kapalı garajın içine sandalyesini attı ve işe giden herkese dünkü fabrika haberini aktardı ama kimse ilgilenmedi. Tam o sırada eski belediye başkanı Numan Bey indi, Ziya ile arası yöneticilik seçimlerinden beri soğuktu. Ama Numan Bey bu sefer sıcakkanlıydı Ziya’ya karşı. Numan bey Ziya’dan Bruce’un telefon numarasını istedi. Ziya kasıldı, Bruce avucunun içinde olduğu için Numan’a ne yapacağını sordu. Numan’ın küçük kızı evlenmekteydi ve düğün arabasının Suv tipi yüksek bir araba olmasını istemekteydi, bu yüzden Bruce’dan ricacı olacaktı. Numan, Bruce’un o kadar arabaşı çorbalarını yediğini söyledi ve arabayı matematiksel olarak hak ettiğinin de altını çizdi. Ziya, Numan’a gülümseyen cin gözlerle baktı ve “Gel sana bir şey göstericem, boş ver Cipi, yüksek arabayı gel” dedi. Ziya, Numan’ı üstü branda ile örtülü Batmobil’in yanına getirdi ve flap diye tek hamlede brandayı açtı. Numan çok şaşırdı, “Bu ney böyle askeri araç mı?” diye sordu. Ziya “Yok Bruce’a dondurmadan çıkmış, genç adam tabi çubuklu yiyor, bizim gibi dondurmayı kiloyla almıyor” dedi. Ziya, Bruce’dan bahsederken O’ndan emir eri gibi bahsetti ve “Ben Bruce’a söylerim bunu gelin arabası yaparsınız, rafyayla şuralarına da süs yapın azıcık hiç masraf etmeyin” diye de ekledi. Numan tamam dedi ve çıktı. Ziya ise ebedi rakibi Numan’a güzellik yapmış olmanın verdiği gurur ile arkasında beliren ve garajdan çıkmak için kendisine korna çalan araca hiç aldırmadı.
Akşam üzeri Bruce, Suv aracı ile garaja girdi. Ziya garajda orada kendisini beklemekteydi. Bruce, Ziya’yı görünce samimi bir şekilde “Ya Ziya dayı gece gündüz garajdasın sende iki arabalık aidat ver” diye şakayla karışık laf soktu. Ziya’da öksürükle karışık güldü ve hemen konuya girdi, Numan’ın durumunu anlattı ve Batmobil’i düğün için istediklerini söyledi. Bruce önce Ziya’ya Batmobil’i teşhir ettiği için serzenişte bulundu daha sonra böyle bir şey olmayacağını kesin bir dille ifade etti. Tabi Ziya bozuldu, birazda kızdı ve kendisini Numan’a mahcup etmemesi için Bruce’u uyardı. Sonuçta, taa Ürgüp’e düğünlere gittiğini, her komşu da arabaşı çorbası ayıkladığını bir bir yüzüne vurdu Bruce’un. Bruce önce iyice teşhir olacağından korktu ve bir an Batman kıyafetini giyip Ziya’yı dövmeyi düşündü. Fakat Ziya her ne kadar kendisini kıl etse de masum biriydi, o yüzden Batman kıyafetini giymeden döveyim diye düşündü ama Ziya hala masumdu… Bruce bu sinir bozucu masum karşısında hiçbir şey yapamayacağına karar verdi. Çünkü Ziya, Batman kıyafetiyle de görmüştü kendisini. Kahramanımız Batman iyice köşeye sıkışmıştı, çok çaresizdi. Batman, Gotham City’yi bin türlü beladan kurtarmış, yüzlerce psikopatı adam etmiş, Joker’i yazın namazlığını bellemeye yollamış ama emekli öğretmen Ziya Bey’e boyun eğmişti. Bruce mecburen tamam dedi, düğün sabahı Batmobil’i gelip alabileceklerini söyledi. Ziya tükenmeyen despotluğu ile aracı da sürmesini istedi, karışık bir makine olduğunu başkasının sağa sola vurabileceğini söyledi. Bruce onu da kabul etti, gelin arabasının şoförlüğünü de yapacaktı.
Numan’ın evinde kız alma telaşı vardı. Damat gelip kızı almadan önce Ziya, Numan’ların evine indi, övgü almak için Batmobil’i ayarladığını sık sık dile getirdi. Kimse Ziya’yı pek dinlemedi zira herkes Numan’ın çok ağlayan ortanca kızını teselli ile uğraşıyordu. Numan’ın ortanca kızı en küçük kız kardeşi evlendiği için mutluluktan sık sık ağlıyor ve sık sık makyajını akıtmaması konusunda diğer kızlardan uyarı alıyordu, fakat çok sağlam olan makyajı bir ağıtla yıkılacak gibi değildi. Ortanca kız ağlamaları ve sarılmalarıyla sadece Ziya’yı değil, gelin kızı bile gölgede bırakmıştı. Derken Bruce belirdi ve kızlar heyecanla odalara kaçışmaya başladı çünkü Bruce’un gelişi damadın gelişinin habercisiydi. Bruce’un yüzünde bir kararlılık vardı, düğünden sonra Kayseri’yi terk edecekti, çünkü şehri kötülüklerden korumak için gelmişti ama geleneksel sosyalliğin adeta köpeği olmuştu. Ayrıca şehirde gelir adaletsizliği dışında pek dişe dokunur bir kötülük yoktu.
Damat Numanların evine girip kızı aldı, çıkarken evlenen kızın amcasının oğlu kapıyı tuttu ve kapının açılmadığını belirtti. Bruce bir an heyecanlanıp kapıyı kıracak gibi oldu ama bunun bahşiş isteği olduğunu çok geçmeden anladı, sağdıç arazi olduğu için ihale yine Bruce’a kaldı ve bahşişi Bruce vermek zorunda kaldı. Bruce bu süreçte maddi manevi çok yıprandığı için iyice dolmuştu ve patlama noktasına çok az kalmıştı.
Düğün konvoyu şehir içinde ilerlerken bütün Kayseri ahalisi Batmobil’e bakakalmıştı, öyle ki harçlık için düğün arabasının önünü kesmek isteyen çocuklar bile Batmobil’i görünce donup öylece kaldılar, hatta bazı çocuklar Bruce’a bahşiş verdiler, büyükler fitre ve zekatlarını Batmobil’e attılar. Bruce durumdan iyice sıkılmıştı, isteksiz bir şekilde aracı sürerken yanlarına konvoyun arkasından bir araç yaklaştı, aracın içinde çok ağlayan ortanca kız da vardı, yaklaşan araçtaki şoför Bruce’a basması için hareket yaptı, Bruce o araca döndüğünde ağlayan ortanca kızı gördü, kızın makyajı akmış ve terden saçı yüzüne inmişti, yandan vuran güneşinde etkisiyle Bruce ortanca kızı Joker zannetti ve Batmobil’i pat diye aracın üzerine kırdı, Kayseri’nin yolları geniş olduğu için Bruce bu çarpışmadan istediği verimi alamadı. Herkes bir anda şok olmuştu, ortanca kızın bulunduğu araç önlerine geçip durmak istedi fakat Bruce arkadan vurdu ve öndeki araç kaçmaya başladı. Düğün konvoyu rayından çıkmıştı. Bruce gelinin çığlıkları ve damadın belli belirsiz darbelerini hissetmeden çarptığı aracın peşine düştü, bütün bu olanları Joker’in planladığını düşündü, kaçan araç ana yola doğru saptı, yol boşalınca Bruce ek motorları açtı ve Batmobil’i 500 km hıza çıkardı, öndeki aracı çoktan geçti ve çok kısa sürede Boğazlıyan kavşağında takla atarak durdu. 500 ile radara yakalandığı için polis çok çabuk olay yerine geldi.
Kaza da ölen ya da yaralanan olmaması işin iyi tarafıydı. Olayın akabinde Bruce, Şeker Karakolu’na getirildi. Ziya da oradaydı. Ziya’yı daha önce sorguya aldılar ama olayla alakasız olduğu anlaşılınca Ziya hemen salıverildi. Ziya salınırken bir fırsatını bulup sinsice Bruce’a yaklaştı “Benim adımı verme ha” diye telkinde bulundu. Bruce neler olduğunu pek anlamadı ve polis sorgu odasına alındı. Karşısındaki polisler Bruce’a aracına monte edilmiş çok sayıda roket ve uzun namlulu silah bulunduğunu söylediler, Bruce sadece gülümsedi. Bruce kendinden emin bir ifadeyle Batman olduğunu polislere de söylemek durumunda kaldı. Tabi bunu söylerken biraz da yukardan yukardan söyledi. Hatta şehirde oluşan zararı misliyle karşılayacağının teminatı olarak bir çek yazdı. Komiser bir süre Bruce’a bakıp gülümseyerek bir şeyler yazdı, Bruce çok çabuk salınacağını düşünürken komiser yazdığı kağıdı diğer polislere verdi ve Bruce Wayne, Terörle Mücadele’ye sevk edildi.