Ki̇mse Kahraman Olmaya Kalkmasın (Sosyal Ağlarla Ördük)
Buradasınız: Anasayfa / Seri̇ Öyküler
8 Aralık 2022, Perşembe
Kimse Kahraman Olmaya Kalkmasın (Sosyal Ağlarla Ördük)
Kimse Kahraman Olmaya Kalkmasın (Sosyal Ağlarla Ördük)

SOSYAL AĞLARLA ÖRDÜK

Batuhan otobüsün camına yüzünü yaslamış uyumaktaydı. Yüzünü ilk yaslandığı yerden şimdiki konuma nasıl geldiğini camdaki yağlı izden takip edilebiliyordu.  Batuhan dürtüldüğünü fark etmeden o izlerin sonunda uyurken, muavinin dürtmeleri sıklaştı. Batuhan son ve sert dürtmede irkilerek uyandı, bir an kıpkırmızı ve şiş gözleri ile muavin ile göz göze geldi, dışarıdan bakıldığında ikili sanki kavga edecek gibiydi fakat Batuhan beş saniye boyunca nerede olduğunu anlamaya çalıştı ve anladı. Dışarıdaki küçük terminal Çanakkale’nin Biga ilçesine ait otobüs terminaliydi. Batuhan dört yıllık işletme kazanmıştı ve yerleşmek için gelmişti. Batuhan, Muavin’in ters bakışları arasında indi, valizini aldı ve terminalin solundan merkeze benzeyen yoğunluğa doğru ilerledi. Şansına hemen bir pansiyon buldu ve yükünü attı. Daha öğlen saatleriydi. Biraz yemek yiyip, dolaşıp gelip öyle yatmak istedi. Kayıt için geldiğinde sadece bir saat durabilmişti Biga’da. Batuhan, Biga’nın köftesinin meşhur olduğunu işitti ve önce bir köftecide köfte yedi. Aslında köfte meşhur değildi, kendine has meşhur bir gıda bulamayan her yöre gibi köfteyi kendi aralarında meşhur etmişlerdi. Tabi Batuhan daha birinci sınıf olduğu için bunu hiç dert etmedi. Daha sonra Biga’yı dolaştı, kendi gibi üniversiteye ilk defa gelen ve etrafı kaybolmuş gibi gezen çocuklarla sık sık çarpıştı. Fazla kıyafet getirmediği için genç tişörtçüsünden genç tişörtü aldı. İlçenin ortasından geçen kanala baktı, hayatında hiç sele maruz kalmamasına rağmen kanal sayesinde sel olmayacağını düşündü. Batuhan yorulmuştu,  pansiyona döndü, sadece 15 dakika geçtiğini gördü ve vurdu kafayı yattı.

Batuhan ertesi gün fakülteye kalkan minibüslere zar zor yetişti. Batuhan’ın ebeveynleri eczacıydı, bu yüzden hijyen konusunda hassastılar. Oğullarının asla yurtta ya da pansiyonda kalmasını istemediler, en fazla bir tane temiz ev arkadaşı bulup eve çıkmasını istediler. Bu yüzden Batuhan için tanışacağı her yeni kişi potansiyel ev arkadaşıydı.

Batuhan okulun koridorunda da yeni gelen öğrencilerle yine sık sık çarpıştı, çarpışa çarpışa ilan panosuna doğru sürüklendi ve 2. sınıf Ulus öğrencisi Peter Parker’a çarparak durdu. Peter ilan panosuna ev arkadaşı ilanı asıyordu. Batuhan ilanı gördü ve ev arkadaşı aradığını belirtti. Peter daha ilanı asmadan ev arkadaşı bulmuştu bile. Fakat Batuhan ev arkadaşının Örümcek Adam olduğunun henüz farkında değildi. Batuhan, Peter’ın evini beğendi, Peter çok temiz ve düzenliydi. Batuhan sanki cinayet mahalli gibi büyük bir ciddiyetle evin fotolarını çekti ve ebeveynlerine yolladı. Ebeveynlerinden oluru alan Batuhan yeni ev arkadaşı Peter’ın elini sıktı ve tanışmak için üst kata ev sahibi Haldun’un yanına çıktı. 

Aradan iki ay geçmişti. Batuhan ve Peter iyi bir ev arkadaşlığı çizgisi yakalamıştı. Fakat Batuhan bazen Peter’ın garip davranışlarından işkillenmekteydi. Peter hiç ailesiyle ilgili konuşmamaktaydı ayrıca futbolla ilgili de hiç konuşmamaktaydı ama Batuhan çöpte bulduğu iddaa ödeme kuponlarında Peter’ın hep tutturduğunu gördü. Futbolla bu kadar alakasız biri olan Peter, nasıl olur da bu kadar çok maçı bilebilir diye düşündü. Bu konuyu iyi bir zamanda açıp Peter’dan tüyo almaya karar verdi. Fakat Peter biraz içe dönük biriydi. Batuhan ise her üniversitede eve çıkmış genç erkek gibi kendisini biraz playboy zannetmekteydi. Fakat Peter’ın ketum ve içe kapanık duruşu ortak kullanım alanı olan evi bir sosyal mecraya çevirmek için büyük bir engeldi. Bu yüzden Batuhan, Peter’ı biraz civcivlendirmek ve sosyal ortamlara sokmak istedi.  

Bir sabah evde Batuhan kızlardan bahsederek saçına futbolcu traşı yaptırmak istediğinden bahsetti, Batuhan’ın aileden gelen yankılı ses telleri vardı ve normal konuşurken bile sesinde müezzin doluluğu olduğu için Peter hangi odada olursa olsun Batuhan’ı duyuyordu. Batuhan lafı kızlara getirdi, film izleme bahanesiyle eve kız getirmek fikrini ortaya attı. Derken kapıdan bir ses geldi ve üst katta oturan ev sahipleri Haldun içeri pat diye girdi ve parmağı ile evin zeminini göstererek “bu eve kız getirmeyeceksiniz” dedi. Batuhan da parmağı ile yukarıyı göstererek “sizin eve mi getirelim” dedi. Peter tedirgin oldu ve araya girerek evin yalıtımının kötü olduğundan dem vurdu, seslerin çok duyulduğunun altını çizdi fakat havayı yumuşatamadı. Batuhan “bu dandik yalıtımsız eve kelle başı 600 lira veriyoruz girene çıkana kimse karışamaz” diye sert çıkışını sürdürdü. Ev sahibi Haldun ise oğlunun ahlak polisi olduğunu söyledi, eğer eve kız getirirlerse “ahlak masasını buraya yığarım” diye tehdit savurdu ve kendisi de savrulurcasına çıkıp gitti. Peter, Batuhan’dan ev sahibi ile takışmamasını istedi, Batuhan ise Peter’a abilik edercesine Haldun hakkında karakteristik tespitlerini yaptı ve evden çıktı. Peter, Batuhan’ın ev sahibine karşı olan serkeş tavrı yüzünden biraz gerildi, daha önceki ev arkadaşı ile ev sahibi Haldun arasında hiç problem olmamıştı. Fakat Peter’ın bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. Zira Biga’daki en ucuz evlerden birinde oturmaktaydı.

Batuhan ev sahibine çemkirmenin verdiği adrenalin ile okulda bazı kızlarla sohbet etti ve arkadaş oldu, birbirimize not verelim fotokopi çektirelim ayağına telefon numarası alışverişi yaptı. Batuhan keyiften küp şeker gibi oldu. Fakat bir an durdu ve Peter’ı da olaya dahil etmesi gerektiğini hatırladı. Zira ev arkadaşının suratının nemrut taşı sattığı bir ortamda kızlar ürkebilir ve daha sevgili olmadan arkadaş olmayı bile reddedebilir diye düşündü. Batuhan bu gerçeği bildiği için kurnazca hareket ederek Peter’a çılgın şeyler yaptırıp ortamlara onu indirmeye karar verdi. İlk olarak Peter’a kulaklarını deldirmeyi teklif etti. Peter çok sıcak bakmadı, çünkü kendisi ikinci sınıftı ve birinci sınıftayken kulağını deldiren arkadaşlarının hepsi pişman olmuştu. Batuhan ebeveynlerinin eczacı olduğunu ve referans verdikleri eczanede kulaklarını deldireceğini söyleyerek referanslı bir ikna tiradı attı. Tabi bu yalandı çünkü hijyen hastası ebeveynleri Batuhan’ın kulağının delindiğini duysalar Batuhan’ın kalçasından parça aldırıp kulağını geri kapattıracak tıynetteydi. Batuhan’ın bu ve benzeri yalanları Peter’ı eczaneye kadar getirdi. Tabanca ile ilk Batuhan deldirdi, sıra Peter’a geldiğinde Peter’ın aşırı tedirginliği Batuhan’ın gözünden kaçmadı. Peter kulağı delinmeden hemen önce ellerini bileklerine çapraz kapattı ve tabanca kulağa küpeyi sıktığı anda bileklerini kapattığı avuçlardan cebine bir şey koyuyor gibi yaptı. Batuhan, Peter’ın bu hareketlerini batıl inançları olduğuna yordu. İkili delik kulaklarla ilçenin küçük meydanında salınırken Peter eli ile kulağını kapatmaktaydı, alışamamıştı. Batuhan daha kulağın sızısı geçmeden hemen yeni tanıştığı kızlardan bahsetti ve film kiralayıp kızları davet etmeleri gerektiğini Peter’ın kafasına işledi. Peter ev sahibini düşündü, fakat küpeli haline yolda bakan kızları görünce yeşillendi ve Batuhan’ın ağlarına düştü. Batuhan tanıştığı kızları yemek yiyelim, ders çalışalım gibi yalanlarla evlerine davet etti. 

Akşamüzeri kızlarla apartmandan içeri girdiler. Peter tedirgindi, merdiven dairesinde kızların ses çıkarmaması için hiç konuşmadı fakat Batuhan fiber optik kablolara taş çıkaran ses telleri ile kapının anahtarını boş çevirdi ve düğünlerde bahşiş isteyen kız tarafı erkekleri gibi “açılmıyor enişte bey açılmıyor” esprisi yaptı. Kızlar çok az güldü fakat Haldun hemen aşağıda bitti. Batuhan; kızları ve Peter’ı gerdek yumruklayıcısı gibi hemen içeri itti ve Haldun ile merdiven aralığında baş başa kaldı. Peter ev arkadaşının bu cesur hareketi karşısında Batuhan’a biraz daha hayran oldu. Haldun fazla sesini yükseltmeden cep telefonunu çıkarıp “şimdi arıyorum benim ahlak masasındaki oğlanı” diye tehdit savurdu. Batuhan ise içerideki kızların kuzenleri olduğunu, karakola gittiklerinde oğlunun mesai arkadaşlarına rezil olacağını söyledi. Haldun duraksadı ve hiçbir şey yapmadan gerisin geri çıktı yukarı. Batuhan içeri döndü ve Peter’a hallettim gibisinden göz kırptı. Ayrıca Batuhan’ın iş bitirici yönü ile Peter’a yıllardır beklediği o özgüven geldi ve Peter eve gelen kızlardan biri olan Nurgüven’e yazmaya karar verdi, çünkü üç kız arasında en iddiasız oydu. Nurgüven’in normalde erkek ismi olan isminin başına Nur eklenerek dişileştirildiğini fark etti Peter, fakat muhabbete buradan girerse sonunun nereye gideceğini tahmin edemedi ve onun yerine ders çalışmaya niyetli olan Nurgüven’e “Türk, Öğün, Çalış, Nurgüven” esprisini yapmaya karar verdi. Tam yapacakken ilahi bir işaret geldi ve akşam ezanı okundu. Ses yalıtımı iyi olmadığı için Peter’ın yersiz esprisi duyulmadı ve ortam bozulmadı. Peter bu ilahi işaretten sonra kendisine çeki düzen verdi. Batuhan derslerin sıkıcılığından bahsederek ve kiraladıkları filmlere bakıyor gibi yaptı. Kızlardan bir diğeri olan Tuğba ise Batuhan’ın bu tuzağına ilk atlayan kız oldu ve hadi önce film izleyelim dedi. Peter, Örümcek Adam olmasına rağmen Batuhan’ın istediği her şeyi ağına düşürecek bir yöntem bulmasını hayretle izledi. Batuhan, Tuğba’dan hemen reaksiyon aldığı için garanti kupon diye ona yazmaya karar verdi. İlk konuşmaların kura çekimi niteliği taşıyordu ve kimin kime yazacağı belli olduktan sonra film açıldı, tabi ki dersler yalan oldu. Hiç kimsenin yazmadığı diğer kız ise kızlara sık sık yurdun son giriş saatini hatırlatarak filmi basket maçı gibi dört çeyrekte izletti.

Peter ve Batuhan, kızları saat dokuz olmadan yurda bırakmak için yola çıktılar. Batuhan, Tuğba’ya büyük harflerle yazarken Peter, Nurgüven’e fasulyeden abc şeklinde yazmaktaydı. Yine de bu Peter için kafi derecede çılgınlık, manyaklıktı. Yurdun önüne geldiklerinde kız yurdu olduğu için Batuhan bile mesafeli durdu, kızlar içeri girene kadar beklediler. Geri dönüş yolu biraz ağaçlık ve tenhaydı, kanalın öte tarafından ilerleyen yolda bir de kız meslek lisesi vardı. Bizimkiler kız meslek lisesinin yanından geçerken bahçede birilerinin olduğunu fark ettiler.

Bizimkiler meslek lisesinin bahçesini 5 metre geçtikten sonra arkalarında bir takım ayak sesleri duydular, bu sesler bir yerden atlayan ayakların pat pat yere konma sesiydi… Batuhan hala kızlar hakkında konuşurken Peter bir an irkildi ve örümcek hisleri ile büyük bir sopanın geleceğini hissetti. Peter arkasını hafifçe döndüğünde arkadan irili ufaklı sekiz gencin geldiğini gördü ve Batuhan’ın koluna girip kanalın ucundaki köprüye varmak istedi, çünkü köprünün diğer ucunda karakol vardı. Batuhan hala tehlikenin farkında değilken arkadan “hişş oğlanlar, parlak metaller” şeklinde laf atmalar duyuldu. Batuhan bu laf atmalara karşılık vermek üzere sertçe arkasını döndü karşısında yaklaşık sekiz kişiyi görünce bir tur daha dönüp önüne devam etmek istedi ama çok sert döndüğü için 360 dereceyi tamamlayacak kudreti kendinde bulamadı, kalakaldı. Peter cep telefonuyla çaktırmadan polisi arayacakken elemanlardan biri elinden telefonunu kaptı. Belli ki bu çocuklar ilçenin yerlisiydi. İlçe yerlisi her genç gibi de üniversite gençliğinden hiç hoşlanmıyorlardı. Batuhan, Peter’ın telefonunu istedi ama eleman vermedi ve cebine koydu. Peter, Batuhan’ı çekip götürmek için yeltendi ama sekiz kişi etraflarını çoktan sarmıştı. Çocukların bazıları küçüktü ama ortaokuldan sonra bir atölyeye verildikleri belliydi, çünkü elleri vücutlarına göre oransız bir şekilde büyüktü. Aralarından daha olgun olanı bizimkilere bazı sorular sordu, hangi bölümde okuduklarını kaça gittiklerini… Peter sözlüye kalkmış gibi tane tane ve anlaşılır bir biçimde soruları cevaplarken Batuhan sanki bir yerden yardım gelecekmiş gibi ters ve anlaşılmaz cevaplar verdi. Bu durum Peter’ı daha da gerdi ve aynen eczanedeki gibi avuçlarıyla bileklerini tuttu. Tam o anda ilahi bir işaret belirdi ve yatsı ezanı okundu, Peter ezan sayesinde dayak yemeyeceklerini düşündü. Fakat çete başı elini Batuhan’ın küpesine tutup kulak memesini sündürerek “bu ne anlama geliyor la” dedi. Batuhan sinirlenip elemanın eline vurunca Batuhan’a hiç beklemediği bir yerden tokat geldi, Batuhan tokadın nereden geldiğini ararken bir tane de beline tekme yedi, Peter ayırmak için hareketlendiği sırada arkadan itildi ve yere düşürüldü. Peter ve Batuhan kıyasıya dayak yerken arada bir asfaltta karşılaştılar, göz göze geldiler. 

İlçenin yerlisi olan çocuklar artık bizimkileri oyun oynayarak dövüyorlardı, kahvaltıdan sonra ki uzun gereksiz muhabbet gibi dayak gereksiz uzuyor ama bitme emaresi göstermiyordu. Peter artık darbelere karşı hissizleşmişti, Batuhan’ı göremiyordu bile, Peter birden kızardı ve titremeye başladı. Çetenin başı Peter’ı dövenleri durdurdu, komaya girdiğini falan zannettiler ve Peter’ın karşısına dizildiler. Batuhan dayak yemeye daha erken başladığı için epey sersemlemişti, olaya tam vakıf olamadı. Peter yine bileklerini tuttu, dayak atan çocuklardan biri “dayak yememek için numara yapıyor” dedi, diğerleri bu tespite inandı ve dayağa kaldıkları yerden devam etmek istediler fakat birden Peter ellerini açtı, dua edecek zannettiler, Peter bileklerinden dayak atan gençlere bardaktan boşalırcasına ağ attı, gençler ne olduğunu anlamadı, Batuhan da ne olduğunu  anlamadı. Peter hepsine de ağ attı, özellikle kafalarına gözlerine… Dayakçı gençler panikten ağa dolanıp yerlerde yuvarlandılar. Fazla debelendikleri için bazıları vıcık vıcık oldu. Peter, Batuhan’ı kaldırdı ve ikili birbirlerine tutunup topallayarak kaçtılar. Batuhan önlerine gelen kafası ağlarla örülmüş gence tekme atmak isterken düştü, Peter’ı da düşürdü ve kaçış koalisyonunu bozdu. Peter yerdeyken ağdan ellerini kurtarıp kendilerine taş atmaya çalışan elemanın taşını ağ atarak havada yakaladı ve bir nefes tekrardan kalkıp Batuhan’ı da yeniden sırtladı, bu sefer kaçmayı başardılar.

Peter ve Batuhan eve gediklerinde hiç konuşmadan birbirlerine pansuman yaptılar. İkisi de ikişer tane ağrı kesici atmıştı. Batuhan o an ne olup bittiğini soracak zaman aralığını aradı, bir iki kere bulduğunda ise yanlışlıkla tentürdiyotlu pamuğu yaladı ve yine soramadı. Peter ayağa kalktı ve Batuhan daha fazla kıvranmasın diye Örümcek Adam olduğunu itiraf etti. Batuhan şaşırdı ve dayağında etkisiyle “yapma ya, doktora gittin mi?” diye sordu. Sonra da “kardeş şimdi bir tarafın örümcek bir tarafın adam, veterinere mi gitsen dahiliyeye mi bilemedim” diye de ekledi. Batuhan’ın devinimli saçmalamasını olgunlukla karşılayan Peter sürahiden bir bardak su döktü ve Batuhan’a verdi, kendisi ise kalan sürahiyi dikti kafasına, içtikten sonra Batuhan’a döndü ve “çok ağ attım ya vücudum da sıvı azaldı” dedi. Gece saat ilerledikçe, ağrı kesiciler ağrıları kestikçe Batuhan daha da çok soru sormaya başladı. En çok merak ettiği ise iddaa kuponlarıydı, futboldan hiç anlamamasına rağmen Peter’ın nasıl iddaa tutturduğunu anlamaya çalıştı, örümcek ağı ile kale ağları arasında bağ kurmaya çalıştı ama kuramadı. Peter sebebinin örümcek hisleri olduğunu söyledi, ihtiyacı kadar kazandığının da altını çizerek Batuhan’ın olası “büyük vurgun” fikrini şimdiden bertaraf etti. Batuhan’ın Peter’ın Örümcek Adam olduğunu öğrenmesi kulağındaki küpeden daha çok özgüven kazandırdı kendisine, fakat Peter bunun sır olması gerektiğini düşünmekteydi. Batuhan “ne sırrı kardeşim, bize sopa atanları ağ içinde bıraktın” dedi. Peter bu sefer Batuhan’a hak verdi, alenen insanlara ağ atmıştı artık…

İlçe merkezinde ise olayın yankısı farklı bir şekilde yayılmıştı. Dayakçı çocuklar hastaneye gittiklerinde üzerlerindeki örümcek ağları erimiş ve sıvı bir hal almıştı. Bu yüzden ilçe de haber “üniversiteliler bizim çocuklara vücut sıvısı  atmışlar” şeklinde yayıldı. Bu sıvıda hafif yapışkan olduğu için işin ahlaki boyutu halk tarafından tartışıldı. Tartışmanın sonucunda ise ilçedeki üniversite öğrencilerine karşı bir galeyan durumu cereyan etti. Minibüslerin öğrencileri minibüse almaması ile başlayan olaylar, öğrencilerin minibüs şoförlerine hep tüm para vermesi ile çatışmaya dönüştü. Bu sırada Peter ve Batuhan yedikleri dayağın sabah kendilerini daha yakışıklı gösterdiğini düşünerek kızları meydandaki simitçide kahvaltıya davet ettiler. Kızlar kabul ettiler ama Batuhan ve Peter’ı pert görünce iştahları kaçtı, kahvaltı edemediler fakat ne olduğunu da öğrenmek için peşi sıra sorular sordular. Peter olayı olduğu gibi anlatacakken Batuhan araya girdi ve yine kar amacı güderek kavga ettikleri elemanların kızlar hakkında ileri geri konuştuğunu, bu yüzden de sekiz kişiye gözlerini kırpmadan daldıklarını söyledi. Tuğba tam teşekkür edecekken cam kırıldı ve büyük bir sesle dışarıdan içeri bir öğrenci girdi, daha doğrusu bir öğrenci dışarıdan içeri fırlatılmıştı. Batuhan kavganın ekmeğini tam yiyemeden cam kırıklarıyla sözü kesilince teşekkürü bir puanla kaçıran öğrenci gibi kaldı. Pencereden dışarı baktıklarında halk – öğrenci çatışmasını net bir şekilde gördüler. İlçe resmen cepheye dönmüştü.

Batuhan ve Peter kızları alıp güvenli bir yere götürmek isterken kaçış yolunda olaylar kendilerine de sıçradı. Peter, üzerlerine fotokopi makinesi parçalarıyla gelen yerleşke çalışanlarına ağ attı. Bazı öğrenciler çiftçilerin atlarını çalmıştı ve meydandaki esnafın dükkanlarına atlarla kamikaze yapmaktaydılar. Avcılar kulübünde ise emekli amcaların emekli sandıkları ile iki yıllık öğrencileri sandığa gömmüşlerdi, bu haberler ilçede çığlıklarla yayıldı. Savaşın ortasında kalan Peter ve Batuhan birden kızların yok olduğunu gördüler, bizimkiler onları ararken Tuğba ve Nurgüven biraz ilerde dönerci taşlamaktaydılar, üzerlerine yukarıdan bir teyzenin sıcak su dökmesiyle geri çekildiler. Batuhan bu durumu görünce polar montunu çıkarıp Tuğba’ya sarmak istedi, Batuhan hala ucuz kahramanlık peşinde koşarken Peter normal kahramanlık yaptı ve binalara ağ atarak Batuhan’ı kucakladı ve bir dama attı. Fakat Batuhan teşekkür etmesi gerekirken kızların bakışları arasında kucaklanıp dama atıldığı için Peter’a atarlandı, Peter da artık dayanamadı ve Batuhan’a bir tokat attı. Peter “yeter lan artık kötü Mario gibi her bataklıkta bonus aradığın, bu yüzden öleceksin bir gün saf” dedi. Batuhan daha önce Peter’dan hiç bu kadar kırıcı kelimeler duymamıştı, Batuhan gözleri dolu dolu bakarak Peter’a “sen çok değiştin” dedi. Peter’da aynı sinirle “tabi değişeceğim düdük, örümcek yidi beni” dedi. Peter’ın şive yaparak çemkirmesi bir kat daha kırdı Batuhan’ı ve Batuhan bitişik damlardan sekerek buruk bir şekilde uzaklaştı. Peter ardından baktı ve hiçbir şey demedi.

Öğrenciler ve halk arasındaki çatışma tam 10 gün sürdü. İlçe yerle bir olmuştu. İlçede olağanüstü hal ilan edildi. Öğrenciler ilçeden çıkarıldı. Vali bir yıl boyunca üniversitede eğitime ara verildiğini duyurdu. Akut vb kurumlar ilçeye girdiler sonra yapabilecek bir şeyleri olmadığını anlayınca geri gittiler. Daha sonra bölgeye sıcağı sıcağına Sean Penn geldi ve o da yapabileceği bir şey olmadığını görünce diğer facialardaki gibi ortama baktı baktı ve gitti. Böyle böyle bir çok ünlü ilçeye geldi ve trafik kazası izleyen meraklı sürücüler gibi ilçeye bakıp bakıp gittiler. Bir yıl içerisinde ilçe yeniden yapılanmaya gitti. Bu toplumsal ve sınıfsal facianın sorumluları olarak kavga eden gençler gösterildi. Gençler şiddete meyletmesin, spora yönelsin diye bölgeye bir futbol okulu kuruldu ve okula PSG futbol takımı davet edildi, Messi önderliğinde gelen PSG takımı ilçedeki futbol okuluna baktı baktı ve sonra gitti. İlçe Kaymakamı’nın girişimleri ve Bakanlığın onayı ile bölgeye birilerinin gelip, bakıp bakıp gitmesi yayınlanan bir genelgeyle yasaklandı.

Aradan bir altı ay daha geçti. Öğrenciler yeni öğretim yılı için ya da eski öğretim yılları için ilçeye yeniden gelmeye başladılar. Peter da geldi. Peter kendisini olanlardan birinci dereceden sorumlu hissetmekteydi. Bir daha sosyalleşmemeye yemin içmişti. Bu süre zarfında Batuhan ile hiç görüşmemişlerdi. Onun da geleceğini ve tekrar karşılaşacaklarını biliyordu. Peter, Biga’ya şöyle bir baktı, ilçenin eski haline döndüğünü gördü. Fakat dengelerin değiştiğine dair duyumlar aldı. Dengelere ve ilişkilere hiç bulaşmadan yeniden ev bulmak istemekteydi. Peter sinemanın yanındaki tostçunun emlakçı olduğunu gördü ve hemen içeri girdi. İçeri girdiğinde cama “öğrenciye kiralık 2+1 kaloriferli” yazısına bakan Batuhan ile karşılaştı. Batuhan’ı da ev arıyor zannetti. Batuhan, Peter’a sanki hiç dargın ayrılmamışlar gibi sarıldı. Batuhan hemen çay söyledi, Peter kime çay söylediğini önce anlamadı, sonra Batuhan’ı orada çalışıyor zannetti. Fakat zannettiği gibi değildi, olağan üstü hal zamanlarında öğrenciler tahliye edilirken Batuhan ilçeye saklanmıştı ve tahliye olmamıştı. Eczacı olan anne babasının sermayesi ve banka kredileri ile artık üniversite öğrencileri ile uğraşmak istemeyen yerli halkın evlerini ucuza kapatarak yerel emlak kralı olmuştu. Batuhan’ın çıkardıkları bu savaşın fırsatçısı olması Peter’ın kanına dokunmuştu. Çünkü Peter aynı zaman diliminde kendini suçlu hissedip kendi ile uğraşmıştı. Peter duygusallığı bir kenara bırakıp bu sefer Batuhan’ı örümcek ağı içinde bırakmaya karar verdi, ayağa kalktı ve tam o sırada eski ev sahipleri Haldun içeri giriverdi. Batuhan hemen Peter’ı gösterdi ve hatırladın mı muhabbeti yaptı.  Haldun kafa salladı ve masaya biraz para bıraktı, Batuhan parayı aldı, saydı ve Haldun’a dönüp “kiraya yılbaşında 200 lira zam yapacağım, ayrıca eve kız sokmak yok” dedi. Haldun sinirle çıktı. Peter istemsizce gülümsedi bu duruma ve Batuhan’ı ağ içinde bırakmaktan vazgeçti. Batuhan bu gevşemenin ve samimiyetin verdiği rahatlıkla Peter’ın önüne iddaa kuponu ve kalem koydu. Peter’ın gülümsemesi bir anda söndü ve emlakçı dükkanın içi ağlarla örüldü...